Kim Susturabilir

Kim susturabilir bizim türkümüzü, kim?
Biz ki bu hasreti,
Semahların seyrinden alıp gelmişiz,
Biz ki onu sitemkar anaların
KirpiÄŸinden derlemiÅŸiz;
Süzülsün de acının derin izler bıraktığı
Gül yanaklardan,
Yere dökülsün istememişiz!

Bizim türkümüzü rüzgar söyler her gece
Ay vurdukça parıldar
Gün doğdukça hız alır.
Nevroz ateÅŸleriyle saÄŸaltarak
Çırpınan yarasını,
Can havliyle, kardaÅŸ,
Kan içinde bir kartal gibi,
Vadilere saldırır!

Türkülere ilişmeyin!
Türküler nehirdir, gecenin bağrına akar.
Fazla eÅŸelemeyin kardaÅŸ,
Taşınca ne siperler kalır,
Ne dev barikatlar.
DeÅŸmeyin diyorum... deÅŸmeyin!..

Kim susturabilir bizim türkümüzü, kim?
Biz ki nice amansız badirelerde,
Serden geçmişiz.
Biz ki, ilmikler boynumuza takılıyken bile
Türkü söylemişiz.
Sonra ırmak boylarında gövertip,
Körpe otların serinliğinde,
DaÄŸlara emanet etmiÅŸiz!

Biz ki her yangının külünden,
Diri canlar yaratmışız.
Biz ki mazlumların defterine
Kanlı resimlerle sıralanmışız.
Banaz yaylasından Kerbela\'ya
Kar götürsün turnalar!
Ölürüz sanma kardaş,
Dostun attığı gülden yaralanmışız...

Türküleri dövmeyin!..
Türküler gökyüzüdür, karanlığa yıldızlar çakar..
Üstümüze gelmeyin kardaş,
Namuslu bir delikanlının
Alnında kavga ışıldar!
Ä°ncitmeyin diyorum... incitmeyin!..

Kim susturabilir bizim türkümüzü, kim?
Biz ki Karacaoğlan\'ı aşkla,
Veysel\'i toprakla yüceltmişiz...
Biz ki Köroğlu\'nun narasıyla nice beyleri
Yere çökertmişiz!
Yine de masum bir bebek gibi,
Avuç-avuç sevdamızı,
Kalanlara vasiyet etmiÅŸiz...

Adam dediğin, sapına kadar yiğit olmalı,
Ne karıncayı incitmeli,
Ne de ozanları yakmalı...
Öyle sansar gibi pusu kurup
Punduna getirmek de neymiÅŸ?
Adam dediÄŸin, kardaÅŸ,
Yüreği varsa eğer,
Getirip ortaya koymalı!..

Türküleri yakmayın!..
Türküler çiçektir, en umutsuz zamanlarda açar.
Kavgayı uzatmayın kardaş,
Yüzyıllardır tuz döke-döke
Çürüdü bu yaralar,
Kanatmayın diyorum... kanatmayın!..